Hacıyatmazın İçine Ne Konulur?
Bir zamanlar, kasabanın en eski sokaklarından birinde, huzurlu bir sabah ışığı altında iki dost, sabah kahvelerini yudumlarken derin bir sohbetin içinde kaybolmuşlardı. Biri çözüm odaklı, diğeri ise duygularını ve ilişkilerini önemseyen biriydi. Bu iki dost, farklı bakış açılarına sahip olmalarına rağmen, yaşamın ne kadar benzer ve birbirini tamamlayan olduğunu yeni fark ediyorlardı. Konu, kasabanın meşhur Hacıyatmaz’ıydı, o eski oyuncak, döner top…
“Sen hiç düşündün mü?” dedi Kerem, elindeki kahvesinden bir yudum alırken, “Hacıyatmazın içine gerçekten ne konulur? Yani, sadece bir eğlence değil mi bu? Hem fiziksel hem de duygusal bir denge bu aslında.”
Melis, başını hafifçe eğdi, gözlerinde hafif bir gülümseme belirdi. “Evet, aslında Hacıyatmaz’ın içinde ne olduğunu sormak çok basit bir soru gibi görünse de, bazen en basit sorular en derin anlamları taşır.” O da kendi kahvesinden bir yudum aldı ve derin bir nefes verdi. “Bence, içinde bir denge var. Tıpkı hayat gibi.”
Kerem, biraz düşündü. “Evet, ama ben daha çok şunu soruyorum: Hacıyatmazın içine ne koyarsak, daha uzun süre dengede kalır? Gerçekten ne koymalıyız ki, bu sevimli oyuncak devrilmesin?”
Melis bir süre sessiz kaldı, gözleri uzaklara daldı. “İşte bu, biraz da içsel dünyamızla ilgili, Kerem. Hayatımızda dengeyi bulmamız gerektiğinde, sadece dışarıdaki etkenlere değil, içimizdeki duygulara da bakmalıyız. Hacıyatmazın içine koyacağımız şey, belki de sadece dışsal bir güç değil, içsel bir dengeyi de temsil ediyor.”
Kerem biraz irkildi, çünkü bu konu üzerinde pek durmamıştı. O daha çok çözüm arayan biriydi, stratejik düşünmeye alışmıştı. “Yani diyorsun ki, bu oyuncak… İçinde yalnızca taş ya da toprak gibi bir şey olmalı ki, dışarıdan gelen itişlere karşı sağlam kalabilsin, öyle mi?”
Melis gülümsedi. “Evet, aslında o kadar basit değil. Çünkü bir Hacıyatmaz, sadece taşla dengede kalmaz. O, duygusal bir dengeyi de temsil eder. Hacıyatmazın içine sevgi, sabır, empati koymak gerekir. Zira sadece dışsal faktörlere dayanmak, bir noktada devrilmek demek olur. Bunu anlamak, belki de en zorudur.”
Kerem, Melis’in söylediklerini biraz daha düşündü. Hacıyatmazın içinde, sadece fiziksel bir ağırlık değil, duygusal bir denge de gereklidir. Yani, içsel dünyamızla yüzleşmek ve dengeyi sağlamak için doğru değerleri yerleştirmemiz gerekiyor. Peki, gerçekten hayatımızda dengeyi bulmak için neye ihtiyacımız var?
“Biraz farklı bir açıdan bakmam gerekebilir,” dedi Kerem, “Çünkü bana kalırsa, insanın hayatındaki dengeyi, sadece içsel değil, dışsal etkenler de oluşturur. Mesela, bir insanın hayatına güven, disiplin, planlar gibi unsurlar da girmeli. Yoksa, sanki Hacıyatmazın içine sadece bir taş koymak gibi olur.”
Melis, ona sakin bir şekilde baktı. “Evet, dışsal faktörler de önemli tabii, ama unutma ki, duygusal ve manevi denge olmadan, bunlar gerçek bir anlam taşımaz. Sevgi, anlayış, başkalarını anlamak… Bunlar da Hacıyatmaz’ın içinde yer almalı. Yoksa sürekli devrilir, dengeyi bir türlü bulamaz.”
O gün, kasabanın meydanında bir Hacıyatmaz satıcısı vardı. Herkes gülerek onu izliyor, oyuncak dönüp duruyordu. Kerem ve Melis de kısa bir süre sonra oraya gittiler. Kerem, Hacıyatmaz’a dikkatle bakarken, “İçine gerçekten ne koymalıyız, Melis?” diye sordu bir kez daha.
Melis, biraz düşünerek, “Sanırım, içine koymamız gereken şey, hayatın her yönüyle dengede kalabilmek için gereken her şey olmalı. Hem güçlü hem kırılgan, hem planlı hem de esnek… Bunu keşfetmek, belki de hayatımızın en zor yolculuğu.”
Kerem, başını sallayarak onayladı. “Anladım. Bazen içsel dengeyi bulmak, dışsal dengeyi bulmaktan çok daha önemli olabilir.”
Ve o gün, Hacıyatmaz’ın içine koyacakları şeyi bulmuşlardı. Hem duygusal bir denge, hem de stratejik bir yaklaşım. Birlikte, hayatın farklı yönlerini dengelemeyi, hem içsel hem de dışsal dünyanın zorluklarına karşı güçlü kalmayı öğreniyorlardı.
Peki ya siz? Hacıyatmazın içine ne koyarsınız? İçsel dünyanızda dengeyi bulmak için hangi değerleri ön planda tutuyorsunuz? Dışarıdaki zorluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?